16 Haziran 2012 Cumartesi

Ah Güzel Sorrento




Aradan çok zaman geçmedi; fakat ben yinede özledim Sorrento'yu. Leziz yemekleri, her adımda her üründe karşımıza çıkan limonu, özlemek için havası bile yeterli olur kanımca. Hayatımda ilk kez tavşan eti yediğim ve şu anda vicdan azabı çekmeme neden olan deneyim bile bu durumu değiştirmiyor. İtalya sınırları içerisinde yediğim en iyi ikinci makarna ve yediğim kesinlikle açık ara farkla en iyi limonlu dondurma. Daracık sokakları, dağ (ya da tepe ayırt edemedim şimdi) yamaçlarına yapılmış sevimli evleri, heykellerle süslenmiş parkı.  Küçücük balkonunda oturup palmiye manzarasını izlediğim, sevimli otel ve sahibi. Evet ülkem sınırları içerisinde Çeşme, Alaçatı gibi yerler dururken ne gerek var Sorrento'ya diyebilirsiniz; ama var. Sırf o italyan tarzının tatil beldesi kavramına kattığı tat için dahi gerek var Sorrento'ya.  Sonbahar gibi İtalya'nın en güzel olduğu bir zaman diliminde gittiğim için sokaklarında huzur bulduğum küçük bir anı benim için, sadece anı olarak kalmamasını hayal ediyorum şimdilik.
Q
Herşey turistik burada da yahu.
V
Eee, parayı veren düdüğü çalıyor ne de olsa.
Q
Öyle olsa da, kendine has havasından hiçbir şey kaybetmemiş.
V
Ben fazla sıradan buldum burayı.
Q
Bende sokakşarında bisiklet sürdüğüm, iki katlı küçük evimde yaşadığım. Öğleden sonra denize gidip, geldiğim bir yaşlılık hayaliyle aşık oldum buraya.
V
Bende aynı hayali çocukluğumda olsaydı keşke diye kuruyordum.
Q
Tam ortada karşılaşmışız demektir bu, bundan sonra uzaklaşma dönemine gireceğimizin kanıtıdır bu.
V
Laga luga yapma bana. Git şuradan bir limonlu dondurma al yiyelim.