27 Eylül 2015 Pazar

Pyrgi ve Manos Kottatis








Sakız adasını Midilli adasından daha çok beğendiğim söylenemez  fakat sakız adasının kendine has bir dokusu olan Pyrgi mutlaka görülmesi gereken yerlerden bir tanesi. Bayram bitişi bu yazıyı yayınlamak pek manalı olmasa dahi kim bilir belki gelecek yaz ya da 29 ekim (oy vermeye geri dönmek şartıyla) için güzel bir seçenek olabilir. Bizim rotamız önce midilli sonra sakız adası olacak şekilde planlanmıştı lakin Çeşme'den direkt olarak sakıza geçmek mümkün. Kapıda vize uygulaması oldukça kolay olup en az 2 gün önceden başvuru yapmış olmak mecburi aksi halde feribot firmaları bilet satmayı reddedebiliyor. Çeşme'den çok daha ucuza konaklayıp, çok daha uygun fiyatlarla tatil yapabilirsiniz. Adalarda araç kiralamak için adaya gelmeden rezervasyon yapılması mantıklı olacaktır, aksi halde araç bulmakta zorlanabilirsiniz ve araç olmadan adada pek bişey yapmak mümkün değil. Neyse benim asıl anlatmak istediğim Pyrgi köyü ve karşılaştığımız en sıcak kanlı insanlardan biri olan Manos Kottatis. Manos kendi elleriyle yaptığı hediyeliklerin dışında ada içerisinde yer alan en iyi alışveriş noktalarından biri. Sakız ürünleriyle dolu bir dükkanı ve bolca, keyifle paylaştığı bilgileri ile adanın en sıcak kanlı insanlarından biri. Ada ile ilgili her türlü tad ve hediyeliği dükkanında bulmak mümkün. Sorulan alakalı alakasız her soruyu içtenlikle cevaplayıp tüm misafirlerini içtenlikle ağırlamakta kendine ait dükkanında. Eğer adaya giderseniz mutlaka altta facebook linkini paylaştığım mekana uğramanız ve eğer almak istediğiniz hediyelik varsa hepsini buradan halletmeniz, adanın geri kalanında bu kadar güzellerini bulmak pek mümkün değil. Memnuniyet garantili ender noktalardan biri. Manos ile mutlaka muhabbet edin ada ve sakız ile ilgili anlatacağı tonlarca şey mevcut. 


Keyifli Alışverişler.

https://www.facebook.com/%CE%A3%CF%84%CE%BF%CF%85-%CE%9E%CE%AD%CE%BD%CE%BF%CF%85-565457093524008/timeline/

28 Mart 2015 Cumartesi

Aktivizm'in Kraliçesi : Concepcion Picciotto

Kimsenin onun adını Beyaz Saray kadar duyduğunu sanmıyorum.  Amerikalıların pek ciddiye almadığı bu kadını hayranlıkla karşıladığım an bu konu hakkında yazmam gerektiğini düşünüyorum. Concepcion Picciotto bütün hayranlığımla ve saygımla bu blogda yerini alması zorunlu olduğunu düşündüğüm  kişilerden ve aktivist hareketlerden biri. 1981 yılında nükleer karşıtı başladığı protestosuna hala devam etmekte. Nereli olduğumu sorduğunda türkçe Barış demesini o kadar beklemiyordum ki Paris diye anlayarak barış'ın aslında algımın ne kadar uzaklarına gizlendiğini de yüzüme çarptığını farkettim. Bana kendi elleriyle verdiği bildirgesini fotoğraf olarak sizlerle paylaşıyorum. Hakkında okumak isterseniz wikipedia linki aşağıda yer almakta.












30 Kasım 2014 Pazar

İşte Benim Zeki Müren

          Sanırım bu ülke sınırları içerisinde hakkında sergi açılması gereken kişiler sıralansa Zeki Müren en üst sıralarda yer alması gereken kişilerdendir. Yapı Kredi Kültür Merkezinde hazırlanan sergi bu sebeple beni oldukça memnun etmiştir. Bence özgür, özgün ve mütevazı kibar tavrıyla önemli bir konuma sahiptir tüm Türk sanatçıları içerisinde. Değeri bugüne kadar hep bilinmiş, hep üst sıralarda yer almış ve halkın her kesimi tarafından sevilmiş bir kişi olmayı başarmış bir sanatçıdan söz edildiğinde bu serginin ne kadar heyecan verici olabileceği tahmin ediliyordur. Gelecek kuşağın temsil ettiği simgeler nedeniyle Zeki Müren'i ilahlaştıracağını düşünüyorum. Sergiye gelirsek bu kadar ihtişamlı bir insanın hayatını sunmakta biraz sönük kaldığını söyleyebilirim. Duvarları simli ve pembe olması evet güzel bir detay fakat Sanat Güneşi'nin kıyafetleri olmasa düz bir metrodaki fotoğraf sergisi kalacak neredeyse geriye.  Küratör malesef biraz es geçmiş gibi görünüyor. Biraz düşündüğümde aklıma ilk fotoğraflar neden düz bir forex malzeme ile duvara yapıştırılmış diye sormak geliyor. Gösteri dünyasını çok iyi bilen ve onun şatafatını en iyi temsil etmiş birinin fotoğrafları  altın varaklı çerçevelere yakışmaz mıydı sizce de?  Ya da sergi içerisinde bir köşe hazırlanıp içeride bütün plakların bulunduğu ve bir de eski bir gramofonun yer aldığı nefis bir Zeki Müren dinleme köşesi olsaydı (özellikle onu tanımayan turistler için cezbedici olmaz mıydı)? Peki Zeki Müren'in vedası tv'de yani en çok istediği yerde sahnede tüm sevenlerine veda edişi karanlık bir oda içerisinde yayınlanıp dönemin gazetelerinde ölümü ile ilgili haberler yer alsaydı? Peki ya o duvardaki t-shirtler üretimi yapılıp pek ala müze içerisinde satılamaz mıydı geliri de eğitim vakfına giderdi, yky mağazalarından katalog satın almak da ayrıca tuhaf.  Hair müzikalinden çok etkilediği yazıyor sergide mesela oyunun dijital gösterimi yapılsaydı ya da oyunun dvd si satılsaydı? Aklıma daha bir sürü şey geliyor. Serginin eksikleri ne yazık ki çok fazla ama yinede güzel bir sergi davetlilerini bekliyor. emeği geçen herkese teşekkür etmemek saygısızlık olur üstelik bizim için sergi ücretsiz sunuluyor. Son sözü söylemek gerekirse Zeki Müren'in asıl yükseliş dönemi olduğuna inandığım için eminim ki pek çok sergi gelecekte bizi bekliyor. Yeni nesil için Zeki Müren yeniden sahnelere dönmeye hazırlanıyor....








4 Kasım 2014 Salı

The Espace Culturel: IN SITU-1

           

               




Kısa zaman önce Paris'e spontane gelişen bir ziyaret gerçekleştirdim. Paris ve Fransa denilince aklıma gelen ilk şey her zaman Louis vuitton olmasından mütevellit soluğu The Espace Culturel'in kapısında almam kaçınılmazdı. Felsefesi, vizyonu, bakış tarzı ve sanata, kültüre olan katkısıyla hayranlık duyduğum bir markanın sanat merkezini görmeden geri dönmem asla kabul edilemezdi.  Şanslıydım ki eşsiz ve ilgi çekici bir sergi ile karşılaştım. Los Angeles 'li sanatçı Andrea Bowers IN-SITU EP.1 eş zamanlı sergisinin Paris ayağında çalışmalarını gerçekleştirmişti ve çalışmaları devam etmekteydi. Louis Vuitton bu sefer ki sergide sergi alanını sanatçının tamamiyle özgürlüğüne bırakmış ve ortaya hem özgürlük hem de feminizm vurgusunun yapıldığı sağlam bir performans çıkmış. Eğer yolunuz Paris'e düşerse mutlaka bu sergi alanını ziyaret edin. Champs Elysees'nin göbeğinde hemen Louise Vuitton'un ara sokağında. Kapıdaki kuyruğun olduğu yön değil diğer köşede...


http://www.louisvuitton-espaceculturel.com/index_GB.html

http://www.youtube.com/watch?v=-aLb2Oex0Fg&index=1&list=PLkp831_OgYqEAtsLmYgdL0qpky_Y3PXcO

2 Kasım 2014 Pazar

XOXO the Mag.




Uğrak mekanlarımdan olan Caffe Nero'da epeydir farkında olmadan takip ettiğim bir dergi var, Xoxo The Mag. Ücretsiz dağıtılan derginin sıkı takipçilerinden biri haline geldim kısa sayılmayaca bir sürede. Sanattan tasarıma, müzikten modaya kadar oldukça geniş bir yelpazeye sahip denilebilir. Yayının sayfalarını karıştırırken,  ücretsiz dağıtılan bir dergide pek rastlayamayacağız, lüks markaların ürünlerine ya da önemli tasarımcıların röportajlarına her an rastlayabilirsiz. Evinizin ya da ofisinizin bir köşesinde bulundurup vakit buldukça zaman ayırabileceğiniz keyifli bir kaynak. İlla fiziksel olarak dergiye sahip olmak zorunda da değilsiniz internet üzerinden derginin online versiyonunu takip etmeniz mümkün. Xoxo the mag'i İlk kez duyuyorsanız keyfini çıkarın, halihazırda farkındaysanız zaten keyfini çıkarıyorsunuzdur. İyi okumalar...


FOTOĞRAF:  Kasım 2014 kapağı derginin facebook sayfasından tanıtım amaçlı alınmıştır.

27 Eylül 2014 Cumartesi

Arter: Göçebe Bakış

             

  Arter yine muhteşem bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Aslında pek bilmediğimiz, kültür etkileşiminde bulunmadığımız Uzak doğu'dan 36 sanatçının eserlerini  bizlere sunuyor. Sanatın birleştirici noktası ve bilinmeyen kültürlerin etkileşim hissi serginin etkileyiciliğini artırıyor. Sergi içerisinde gezerken anlamlandıramadan hissetmek içinde var olmak ve aslında detaylarında saklı insan ve toplum durumları aslında çok yakınımızdaki hikayelerin birer sureti gibi.  Yerde devrilmiş bir sandalye, duvardaki keskin insan bakışları, karanlık ve kasvetli bir oda, tepede yanan ampul. Bu birleşimler odaya girince içinizi ürpertecek kadar keskin evet burası bir sorgu odası. Ya da arada ayna olduğunu sandığın duvarın aslında boşluktaki başka bir surete açılıyor olması gibi. Sergi etkileyici çalışmalarıyla sizleri 18/09/2014 - 04/01/2014 tarihleri arasında ziyarete bekliyor.


Giriş ücretsiz. Mekan: Taksim Arter
































      

Akasya Brooks Brothers Açılış Etkinliği





Amerika'nın 200 yıllık geçmişe sahip en eski markası Brooks Brothers geçtiğimiz günlerde Akasya avm'de açmış olduğu 2. mağazası için açılış etkinliği düzenledi. Rahmi Koç tarafından Türkiye'ye getirilen markanın açılışına katılım oldukça yoğundu. Misafirlerin Golf oynama fırsatı da buldukları etkinlik,  mağazacılığın sadece satış değil aynı zamanda servis ve hizmet alanında en iyiyi sunmayı planladığını da kanıtlar nitelikteydi. İlgisini çekenler için bu hafta Yurt dışında gelecek terzi ile özel dikim günleri gerçekleştiriyor olacaklar randevu ile katılım gerçekleştirebilirsiniz.