12 Şubat 2011 Cumartesi

FRİDA IN THE CABARET


Q  Frida sergisindedir.
SERGİ-GÜN
iÇ SES
Q: Bu kadını tanıyabilseydim sanırım bana karanlık yanlarımın en renkli kısımlarını gösterebilirdi. Acının içinde bu kadar canlı renklerin olması ne kadar heyecan verici. Acıdan zevk almanın doruk noktası gibi sanki.
X BİLİNMEYENİ : Bu kadının kocasının resimlerine ne gerek vardı acaba burada Frida'nın gölgesinde kalmışlar sanki.
Q: Tıpkı her erkeğin olduğu gibi değil mi?
X BİLİNMEYENİ: Pardon.
Q Kadını geride bırakarak tablolara bakarak ilerler.
İÇ SES
Q: Evreni ve kendi evreni olan kocasını kucaklamak, hemde en çıplak haliyle. Aşık oluyorum sanırım.
Y BİLİNMEYENİ : Vasat bir sergi olmuş sanki fazla boş, zorla doldurmuşlar gibi duruyor.
Q: En boş kalabalığa sahip olduğu kesin serginin.
Y BİLİNMEYENİ: Afedersiniz!
Q Tablolara bakmaya devam eder. Sanki orada hiç yokmuş gibi.
İÇ SES
Q: Düşüncelerimde Diego, düşüncelerimde Diego, Düşüncelerimde Diego.
Ya Diego olmasaydı?
Hayatı es geçiyor gibi hissediyorum galiba. Düşüncelerimde kimse yok yarattığım hiç birşey yok sadece beynim boş bir oda ve ben içinde oturan bir adam.
Q  Yüksek sesle şarkı söylemeye başlar ve herkes bir an sadece onu izler.
Q: "What good is sitting alone in your room?
Come hear the music play.
Life is a Cabaret, old chum,
Come to the Cabaret."
EV-GECE
Q sosyal paylaşım sitesinde dolaşırken tek bir şey düşünmektedir. Ve şu satırları yazar.
Dört duvarla örülmüş bir hapishane içinde özgür olmak mümkün olabilir mi?
Life is a Cabaret, old chum,
Only a Cabaret, old chum,
And I love a Cabaret!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder