Yılın ıslak ve soğuk zamanlarından hiç haz etmem. Aklıma yaz
hayalleri düşer, içim ısınsın diye yaz filmleri izlerim, Travel Leisure ile
hayallere dalarım. Bir kaç palmiye, deniz, kum... hayalden güzel ne var ki?
Özetle kışı sevmem, gitmesini dört gözle beklerim. Bütün bu süreç içerisinde
yazdan kalma adetim olan soğuk yiyecek ve içeceklerden kışın asla vazgeçemem. Dondurma özellikle en sevdiğim şeydir. Direk
olarak yazı hatırlatır ve dört mevsim satılır. Son zamanlarda dondurma
denilince aklıma ilk gelen isim Cremeria Milano. Bir yıl önce tek favorim Tünelde
yer alan Giolitti'idi lakin porsiyonları o kadar küçülttüler ki resmen dondurma
verirken elleri titriyor. Bu sebeple C.Milano 1 TL daha pahalı ama dondurmaya
doyuruyor insanı. ayrıca lezzeti kesinlikle tartışılmaz. Kış ayları için benim
gibi yaz hasreti gidermek isteyenlere Cremeria Milano ilaç gibi gelecektir.
16 Aralık 2013 Pazartesi
30 Ekim 2013 Çarşamba
Cadılar Bayramı
Korku unsurunun yer aldığı hiç bir şeyin yakınına dahi yaklaşmayan
bir sürü arkadaşım var. Açıkçası onları anlayabilmem pek mümkün değil. Gerçi
onlar da beni anlayamıyorlar. Çocukluğumda gece yarısına kadar oturup vampir
filmleri izlemek için yanıp tutuştuğum günler hala hafızamdaki yerini koruyor.
Korku filmlerini, korku romanlarını, ve kendimce uydurduğum korku maceralarını
deli gibi seven bir çocukluk sonrası giderek azalsa dahi hala beni cezp etmiyor
değiller. Bu sebepledir ki ülkemizde Cadılar Bayramı'nın kutlanmıyor oluşu
benim için oldukça üzücü. Düşünsenize
eğlenceyi, birilerini korkutuyorsun, birileri seni korkutuyor. Farklı
kostümlerle dolaşıyorsun (korkutucu olması artı puan) ve korku filmi partilerine
katılıyorsun v.b... Neyse bu topraklara korku gecesi uğramasa dahi yarın 31
ekim Cadılar Bayramı işte size bir kaç korku filmi önerisi.
FİLM
Halloween
Scream
Jeepers Creepers
The Conjuring
The Shining
The Blair Witch Project
29 Ekim 2013 Salı
Sosyal Sorumluluk ve H&M
H&M gibi
bir firma kendi ülkemiz sınırları içerisinden çıkacak mı bilmiyorum; fakat
H&M'e olan hayranlığım her geçen gün daha da artıyor. Geçtiğimiz günlerde,
sosyal sorumluluk proje planlarını bir anket ile takipçileriyle paylaştı.
Gelecek 3 yıl içerisinde bir oluşumu destekleyecekti ve bu desteği kendi
takipçilerinin oylamasına sundu. Karar aşamasını birlikte oluşturdular. Dünya
üzerinden pek çok kişinin katıldığı oylama kapandı. Ve H&M pek çok kuruluşun
yapması gereken sosyal sorumluluk alanında kendisini bir kez daha kanıtlamış
oldu. H&M'den alışveriş yapmaya devam edin çünkü bir parça t-shirt satın
aldığınızda sadece t-shirt satın almış olmuyorsunuz.
Peki neydi H&M 'in desteklemek üzere anket oluşturduğu
projeler.
1. Temiz Su.
2. Kadınları güçlendirme.
3.Doğal kaynakları Koruma.
4.Eğitim.
5.Bireysel güçlendirme ile yoksullukla mücadele.
ŞİMDİ H&M İÇİN OYLARIN SAYILMA ZAMANI, BİZİM İÇİNDE
H&M'DEN ALIŞVERİŞ YAPMA ZAMANI.
Keşif Yemeği - The Perennial Plate
The Prennial Plate isimli blog'dan pek çoğunuz haberdardır
fakat ben yinede üzerine basa basa vurgulamak istiyorum. Daniel Klein ve Mirra Fine'nın
birlikte oluşturmuş oldukları pek çok ülkeyi ve onların yemek kültürlerini
keşfe dair yaptıkları kısa belgeseller ve yazılardan oluşuyor bu blog.
Günümüzde her yeri saran acele yemek kültürünün aksine dünyanın pek çok yerinde
var olan farklı deneyimleri keşfetmek ve yemek yemeyi bir keyfe dönüştüren pek
çok şeyin farkına varmak için mükemmel bir deneyim fırsatı. Blog'u daha önce
görmediyseniz mutlaka hemen incelemeye başlayın, belgeselleri izleyeme
başladığınızda peşini bırakamayacaksınız. Ayrıca Türkiye'den tanıdık yüzlerle
karşılaşmanız mümkün keyfini çıkarın. Önünüzde 130 bölüm var ilk bitiren çığlık
atsın :)
26 Ekim 2013 Cumartesi
BAŞKA SİNEMA
Bağımsız sinemayı çok severim, sevmeyenleri de en içten dileklerimle
ötelerim. Lakin ne yazık ki benim genç olduğum zamanlarda yaz aylarında
sıklıkla gösterim şansı bulan bağımsız filmler artık yerini gişe filmlerine
bırakmış durumda. Eğer şanslıysak festivalde de beğenilirse gösterilen yapım,
festival ertesi bir kaç salonda gösterim
şansını tanıyor para otoritecikleri. Ama bütün bunların yanı sıra bağımsız
sinema adına oldukça güzel şeyler de olmuyor değil. Öncelikle özellikle İstanbul
içerisinde şahane film festivalleri ve etkinlikleri düzenleniyor. İf İstanbul
benim vazgeçilmezlerim arasında mesela. İKSV zaten almış başını gidiyor,
biletix ile çalışmakta ısrar etmesi dışında izleme şansı bulduğumuz filmler göz
yaşartacak cinsten oluyor. Uzatmadan söylemek gerekirse bağımsız filmlerin
hastasıyım ve hastası olanlara yeni bir etkinliği gururla takdim etmek
istiyorum. Başka sinema adı altında yıl boyunca bağımsız film gösterimi yapacak
filmler seçilmiş durumda ve en şahane gerçek sinemalarda gösterim şansı
bulacaklar. Böyle bir fırsatı kaçırmamak gerek, sinemanın size eğlendirmek
dışında söyleyecekleri var kulak vermek isteyenlere. İstikamet;
Altunizade Capitol Spectrum,
Beyoğlu Beyoğlu,
Kadıköy Rexx
Büyülü Fener Kızılay
İLERİİİİİİ!!!!!
Etiketler:
bağımsız,
başka sinema,
beyoğlu,
büyülü fener,
capitol,
film,
rexx
13 Ekim 2013 Pazar
WALKING STORİES
Son
zamanlarda markaların sıklıkla yapmaya başladıkları ünlü yönetmenler ve
oyuncularla kısa filmler çekme modasına Salvatore Ferragamo'da katıldı. Daha
önce Fiat 500 ve Prada'nın filmlerini izlemiş ve beğenmiştim, sanırım Ferragamo
işi daha izlenebilir yöne doğru çekerek bir aşk hikayesi merkezinde
konumlandırmış. Her hafta yeni bir bölümü internet sitesi üzerinden yayınlıyor.
Özellikle moda sektörünün devamlı olarak sanatı beslemesi gerektiğini
düşündüğüm için böyle çalışmalara-dikkatle- ilgi gösteriyorum. Her kıyafet ve
ürün hayatın bir parçası olduğuna göre onların da birer hikayeleri olmalı ama
değil mi? Şimdi arkanıza yaslanın ve yeni bir dizi izlemeye hazır olun. Bu
arada söylemeden geçmeyelim, Ferragamo'nun kısa filmlerinin başrolüne Skins
dizisinin Effy'si Kaya Scodelario yer alıyor.
12 Ekim 2013 Cumartesi
American Horror Story ve JESSICA LANGE
Ünlü ve başarılı bir oyuncuyu tanımlamak için pek çok kelime
kullanabilirsiniz. Hatta bu tarz tanımlamaların en güzel örneğini tv'de
yapıyorlar "o bir..." ile başlayan cümlelerin sonuna pek çok sıfat
eklenebiliyor. Ama Jessica Lange'i
tanımlamak için o kelimeler yeterli olur mu bilemiyorum. Oscar ödüllü oyuncu
yaptığı her işte dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyor açıkçası. Son 3 sezondur
herkesi ekranlara kilitleyen, tüm izleyenleri heyecandan heyecana sürükleyen "American
Horror Story" tv serisinin başarısının en büyük nedenlerinden biri olması
gibi. 1949 doğumlu Lange cazibesinden hiç bir şey kaybetmemiş görünüyor.
Geçtiğimiz günlerde 3. sezonu yayınlanan seriyi izlemediyseniz hala mutlaka
başlamalısınız. Sanırım Türkiye sınırları içerisinde dizinin yayın hakları FX'e
ait. Jessica Lange'i hala tanımıyorsanız sizin için muhteşem bir fırsat
olacaktır. Yalnız uyarı sizi sigaraya başalatabilir.
5 Ekim 2013 Cumartesi
Gizemli Roman "Şairin Romanı"
Uzun
zaman önce okumaya başladığım ve yarım bıraktığım bir kitabı aslında ne kadar
sevmiş ve beğenmiş olduğumdan bahsetmek istiyorum. Askerdeyken edindiğim,
çekmecelerde saklı gizli okuduğum ve askerlik biterken yarım kalan haliyle
bıraktığım o güzel kitaptan. Şairin Romanı'nı ilk çıktığını duyduğum andan
itibaren almak istedim, Murathan Mungan edebiyatının verdiği keyfin yeniden tekerrür
edeceği hissiyatı ile hayaller içerisinde ona sahip olacağım günü bekledim.
Şairin Romanı, ziyaretime gelen arkadaşımla birlikte ulaştı elime. Başladım
okumaya her gece yatmadan, ya da yazıcılık yaptığım o lanet yerin çekmecesinde
gizlice, çaktırmadan okudum. Derken askerlik bitti ve ben geri dönemedim bir
türlü, yeniden başlayamadım. Kitabı çok sevmiş şairin hikayesine bu kadar
kaptırmışken kendimi üstelik. Sonra fark ettim ki benim gibi bir başka
arkadaşım da kitabı çok sevmiş ama yarım bırakmış. Hatta onun başka bir
arkadaşı da. Sanmayın ki bu yarım kalmışlık kitabın uzun ya da sıkıcı olmasından
aksine tüm bunların zıttı bir eser ortadaki. Ardından farkına vardım ki kimse
bu hikaye bir sona varsın istemiyor. Kitap kendisiyle birlikte, her okuyana
kendi gizemini bırakıyor. Kimi sonuna kadar varıyor bu gizemi kimi de kendi gizemini
yaratıyor gizemli kalmak istediği yerde ayrılıyor şairin yolculuğundan. Kim
bilir belki hepimizin yolu şair ile bir gün yeniden kesişecek. Ya da her şairde
olduğu gibi o şairin yolcuğunda da bir parçasının gizemli kalmasını seçeceğiz.
Ama kitaplığımda yer aldığı için kendimi mutlu hissedeceğim bir varlık artık
Şairin Romanı. Saygıyla...
Metis Yayınları kitap tanıtımı için linke tıklayın.
1 Ekim 2013 Salı
Louis Vuitton x Sofia Coppola Spring-Summer 2014
Louis Vuitton yaptı yine yapacağını ve yaz koleksiyonu
vitrinlerinde ünlü yönetmen Sofia Coppola ile çalıştı. İkilinin ilişkilerinin
aile düzeyinde olduğu uzun zamandır biliniyordu zaten. LV'nin sanatçılara
verdiği değer ve önemi göz önünde bulundurunca kaçınılmaz birliktelik gerçekleşmiş
olması şaşırtıcı değil doğrusu. Sonuç bence muhteşem olmuş, benim gibi sinema
eğitimi almış deli bir görsel düzenlemeci için bu birlikteliği heyecanla
karşılıyor olmam şaşırtıcı olmasa gerek. Henüz duymayanlar ve haberdar
olmayanlar için ilan etmek istedim. Sadece 10 mağaza vitrini tasarlanmış umarım
Türkiye sınırlarında da uygulanır ve biz de görme fırsatı yakalamış oluruz.
Louis Vuitton şaşırtmaya devam edecek gibi görünüyor, heyecanla bekliyorum
efenim...
Fotoğraf Louis Vuitton Facebook sayfasından alınmıştır.
30 Eylül 2013 Pazartesi
DONUT YAĞMURU
Amerikan aksiyon sinemasının vazgeçilmezi, polis
nöbetlerinin baş misafiri. Evet, DONUTT...
Menşei Amerika olan bu tatlı son bir yıldır ülkemiz
sınırlarında devamlı karşımıza çıkar oldu. Pazarlaması
bolca yapılan donut için geç kalınmış bir katılım denilebilir. Simpsons
izleyen herkes donut nedir bilir, ya da bir aksiyon filminde herkes mutlaka
dedektifleri donut yerken görmüştür. Orange is the new black filmin hapishane
temsilcilerinin her şey bir yana donut bir yana diyerek tüm isteklerinden
vazgeçtiklerini gördükten sonra bu tatlıdan bahsetmemek olmazdı ama değil mi? diye düşündüm ve oturdum bilgisayarın karşısına Ben iki farklı firma ile karşılaştım bir tanesi Krispy Kreme bir diğeri Dunkin'
Donuts. Dunkin daha eski olmasına rağmen Krispy aldı başını gidiyor
Türkiye'de. Eğer hala denemediyseniz ikisinden birini mutlaka denemelisiniz kısaca donut denemelisiniz. Ben özellikle Bavyera kremalı olanına bayılıyorum. Zaten donut dükkanlarından herhangi birinin kapısından girdiğiniz
anda gözünüz dönüyor, envai çeşit donut mevcut. Renk renk, meyveli, çikolatalı, kremalı... Patlayan şekerlisini
dahi yapmışlardı, henüz denemedim ama ilginç bi fikri değil mi sizcede. Bence fiyatları daha ucuz olmalı, şimdiki rakamları donut
mantığına aykırı ama şube açtıkça fiyatların düşeceğine eminim. Denemeyenler
için duyurulur!
Elinizde bir paket donut, gözünüzde güneş gözlüğü, hava kasvetli ve kapalı, ceketinizin yakalarını yukarı kaldırmış, arabanızda oturuyorsunuz. Sahne tanıdık geldi mi?Şu anda kahraman sizsiniz. Tabi deli ve özenti sıfatını göğüslemeye hazırsanız, keyfini çıkarın.
Elinizde bir paket donut, gözünüzde güneş gözlüğü, hava kasvetli ve kapalı, ceketinizin yakalarını yukarı kaldırmış, arabanızda oturuyorsunuz. Sahne tanıdık geldi mi?Şu anda kahraman sizsiniz. Tabi deli ve özenti sıfatını göğüslemeye hazırsanız, keyfini çıkarın.
27 Eylül 2013 Cuma
Tescilli Türk Markası: Robenson 1882
Geçen gün Eminönü'nde gezerken bir dükkan dikkatimi
çekti. Aslında aklımda hep olan bir
düşünceye paraleldi bu mağazanın dikkatimi çekmesi. Bizim kültürümüzde bir işi
yapıp onu en iyi şekilde yapmak yerine, her şeyi yapıp hepsinden ayrı pay kapmak
mantığı varmış diye düşünürüm devamlı. Bu sebeple yabancılarda olduğu gibi
büyük markalar ya da köklü geçmişi olup tek bir üretim konusunda uzmanlaşmış firmaların
yokluğunu hissederim. Mesela daha önce bahsettiğim Borsalino şapka gibi. Neden
bizim sadece şapka üreten büyük bir markamız yok mesela? Eminönü'nde Robenson şemsiyeyi görünce heyecanlandım bu
sebeple. Sadece şemsiye mi satıyorlar pek anlamasam dahi vitrinde bir sürü
şemsiyeleri görünce hemen fotoğrafını çektim ve daha sonra araştırmam
gerekenler arasında beynime kazıdım. Ve
öğrendim ki, Türkiye'de kökü 1882'ye dayanan bir şemsiye firması varmış hatta
gazete ve dergilerde pek çok yazı çıkmış hakkında. Eski şemsiyeleri mağazasının
müze kısmında sergiliyormuş ve dahası... Potiche filmi aklıma geldi hemen renk
renk şemsiyeler Ozon estetiği, Catherine Deneuve, Gérard Depardieu cazibesi. Ne
dersiniz bizden de bir Robenson ailesi filmi çıksa güzel olmaz mı? İlk önce bir
Robenson şemsiye edinin, kültürünüze bir katkınız, markalarınıza bir desteğiniz
olsun...
23 Eylül 2013 Pazartesi
SS13 MEN'S FASHİON
Geçtiğimiz günlerde SS14 kadın koleksiyonları pek çok
marka tarafından tanıtıldı. Erkek koleksiyonların tanıtımı üzerinden uzun zaman
geçmişken, gelecek yaz erkekler neler giyecek bir bakalım istedim. Hem yaz ile
ilgili şeylerden bahsetmek içimi açıyor hem de hafızaları tazelemekte yarar var
diye düşünüyorum. Gelecek yaz dikkatimi çeken şeyler; pantolonlar bollaşıyor
hem de oldukça biraz rahat edelim ama değil mi? Şortlar kısalmaya devam ediyor
bir süre daha böyle gider gibi. Deri pantolon gördüm AW13 içerisinde de oldukça
fazla, demek ki deri her daim olmaya devam edecek. Uzun kemer modası başlamış,
şu kemerin ucunu bağlayıp aşağı doğru sarkıtma vardı ya işte o geri geliyor. Aklıma
ilk gelenler bunlar.Ha bir de Burrbery gömlek üstüne gömlek ve gömlek üstüne
atlet giydirmişti umarım o akım geri gelmiyordur! Koleksiyonlar içerisinde ben
yine kalbimi Dolce & Gabbana'ya kaptırdım. Tarafsız kalamıyorum hastasıyım.
İtalyan olsun taştan olsun. Bütün koleksiyonları değil sadece gözünüzde
canlanması için seçtiğim fotoğrafları paylaşmak istedim. Ve en sevdiğim moda,
en sevdiğim sezon olan İlkbahar-Yaz koleksiyonlarıyla huzurlarınızda.
DOLCE & GABBANA
LANVİN
TOM FORD
DSQUARED
ETRO
GİORGİO ARMANİ
MAİSON MARTİN MARGİELA
PRADA
MICHAEL KORS
BURBERRY PRORSUM
VERSACE
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)