30 Kasım 2014 Pazar

İşte Benim Zeki Müren

          Sanırım bu ülke sınırları içerisinde hakkında sergi açılması gereken kişiler sıralansa Zeki Müren en üst sıralarda yer alması gereken kişilerdendir. Yapı Kredi Kültür Merkezinde hazırlanan sergi bu sebeple beni oldukça memnun etmiştir. Bence özgür, özgün ve mütevazı kibar tavrıyla önemli bir konuma sahiptir tüm Türk sanatçıları içerisinde. Değeri bugüne kadar hep bilinmiş, hep üst sıralarda yer almış ve halkın her kesimi tarafından sevilmiş bir kişi olmayı başarmış bir sanatçıdan söz edildiğinde bu serginin ne kadar heyecan verici olabileceği tahmin ediliyordur. Gelecek kuşağın temsil ettiği simgeler nedeniyle Zeki Müren'i ilahlaştıracağını düşünüyorum. Sergiye gelirsek bu kadar ihtişamlı bir insanın hayatını sunmakta biraz sönük kaldığını söyleyebilirim. Duvarları simli ve pembe olması evet güzel bir detay fakat Sanat Güneşi'nin kıyafetleri olmasa düz bir metrodaki fotoğraf sergisi kalacak neredeyse geriye.  Küratör malesef biraz es geçmiş gibi görünüyor. Biraz düşündüğümde aklıma ilk fotoğraflar neden düz bir forex malzeme ile duvara yapıştırılmış diye sormak geliyor. Gösteri dünyasını çok iyi bilen ve onun şatafatını en iyi temsil etmiş birinin fotoğrafları  altın varaklı çerçevelere yakışmaz mıydı sizce de?  Ya da sergi içerisinde bir köşe hazırlanıp içeride bütün plakların bulunduğu ve bir de eski bir gramofonun yer aldığı nefis bir Zeki Müren dinleme köşesi olsaydı (özellikle onu tanımayan turistler için cezbedici olmaz mıydı)? Peki Zeki Müren'in vedası tv'de yani en çok istediği yerde sahnede tüm sevenlerine veda edişi karanlık bir oda içerisinde yayınlanıp dönemin gazetelerinde ölümü ile ilgili haberler yer alsaydı? Peki ya o duvardaki t-shirtler üretimi yapılıp pek ala müze içerisinde satılamaz mıydı geliri de eğitim vakfına giderdi, yky mağazalarından katalog satın almak da ayrıca tuhaf.  Hair müzikalinden çok etkilediği yazıyor sergide mesela oyunun dijital gösterimi yapılsaydı ya da oyunun dvd si satılsaydı? Aklıma daha bir sürü şey geliyor. Serginin eksikleri ne yazık ki çok fazla ama yinede güzel bir sergi davetlilerini bekliyor. emeği geçen herkese teşekkür etmemek saygısızlık olur üstelik bizim için sergi ücretsiz sunuluyor. Son sözü söylemek gerekirse Zeki Müren'in asıl yükseliş dönemi olduğuna inandığım için eminim ki pek çok sergi gelecekte bizi bekliyor. Yeni nesil için Zeki Müren yeniden sahnelere dönmeye hazırlanıyor....








4 Kasım 2014 Salı

The Espace Culturel: IN SITU-1

           

               




Kısa zaman önce Paris'e spontane gelişen bir ziyaret gerçekleştirdim. Paris ve Fransa denilince aklıma gelen ilk şey her zaman Louis vuitton olmasından mütevellit soluğu The Espace Culturel'in kapısında almam kaçınılmazdı. Felsefesi, vizyonu, bakış tarzı ve sanata, kültüre olan katkısıyla hayranlık duyduğum bir markanın sanat merkezini görmeden geri dönmem asla kabul edilemezdi.  Şanslıydım ki eşsiz ve ilgi çekici bir sergi ile karşılaştım. Los Angeles 'li sanatçı Andrea Bowers IN-SITU EP.1 eş zamanlı sergisinin Paris ayağında çalışmalarını gerçekleştirmişti ve çalışmaları devam etmekteydi. Louis Vuitton bu sefer ki sergide sergi alanını sanatçının tamamiyle özgürlüğüne bırakmış ve ortaya hem özgürlük hem de feminizm vurgusunun yapıldığı sağlam bir performans çıkmış. Eğer yolunuz Paris'e düşerse mutlaka bu sergi alanını ziyaret edin. Champs Elysees'nin göbeğinde hemen Louise Vuitton'un ara sokağında. Kapıdaki kuyruğun olduğu yön değil diğer köşede...


http://www.louisvuitton-espaceculturel.com/index_GB.html

http://www.youtube.com/watch?v=-aLb2Oex0Fg&index=1&list=PLkp831_OgYqEAtsLmYgdL0qpky_Y3PXcO

2 Kasım 2014 Pazar

XOXO the Mag.




Uğrak mekanlarımdan olan Caffe Nero'da epeydir farkında olmadan takip ettiğim bir dergi var, Xoxo The Mag. Ücretsiz dağıtılan derginin sıkı takipçilerinden biri haline geldim kısa sayılmayaca bir sürede. Sanattan tasarıma, müzikten modaya kadar oldukça geniş bir yelpazeye sahip denilebilir. Yayının sayfalarını karıştırırken,  ücretsiz dağıtılan bir dergide pek rastlayamayacağız, lüks markaların ürünlerine ya da önemli tasarımcıların röportajlarına her an rastlayabilirsiz. Evinizin ya da ofisinizin bir köşesinde bulundurup vakit buldukça zaman ayırabileceğiniz keyifli bir kaynak. İlla fiziksel olarak dergiye sahip olmak zorunda da değilsiniz internet üzerinden derginin online versiyonunu takip etmeniz mümkün. Xoxo the mag'i İlk kez duyuyorsanız keyfini çıkarın, halihazırda farkındaysanız zaten keyfini çıkarıyorsunuzdur. İyi okumalar...


FOTOĞRAF:  Kasım 2014 kapağı derginin facebook sayfasından tanıtım amaçlı alınmıştır.

27 Eylül 2014 Cumartesi

Arter: Göçebe Bakış

             

  Arter yine muhteşem bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Aslında pek bilmediğimiz, kültür etkileşiminde bulunmadığımız Uzak doğu'dan 36 sanatçının eserlerini  bizlere sunuyor. Sanatın birleştirici noktası ve bilinmeyen kültürlerin etkileşim hissi serginin etkileyiciliğini artırıyor. Sergi içerisinde gezerken anlamlandıramadan hissetmek içinde var olmak ve aslında detaylarında saklı insan ve toplum durumları aslında çok yakınımızdaki hikayelerin birer sureti gibi.  Yerde devrilmiş bir sandalye, duvardaki keskin insan bakışları, karanlık ve kasvetli bir oda, tepede yanan ampul. Bu birleşimler odaya girince içinizi ürpertecek kadar keskin evet burası bir sorgu odası. Ya da arada ayna olduğunu sandığın duvarın aslında boşluktaki başka bir surete açılıyor olması gibi. Sergi etkileyici çalışmalarıyla sizleri 18/09/2014 - 04/01/2014 tarihleri arasında ziyarete bekliyor.


Giriş ücretsiz. Mekan: Taksim Arter
































      

Akasya Brooks Brothers Açılış Etkinliği





Amerika'nın 200 yıllık geçmişe sahip en eski markası Brooks Brothers geçtiğimiz günlerde Akasya avm'de açmış olduğu 2. mağazası için açılış etkinliği düzenledi. Rahmi Koç tarafından Türkiye'ye getirilen markanın açılışına katılım oldukça yoğundu. Misafirlerin Golf oynama fırsatı da buldukları etkinlik,  mağazacılığın sadece satış değil aynı zamanda servis ve hizmet alanında en iyiyi sunmayı planladığını da kanıtlar nitelikteydi. İlgisini çekenler için bu hafta Yurt dışında gelecek terzi ile özel dikim günleri gerçekleştiriyor olacaklar randevu ile katılım gerçekleştirebilirsiniz. 










11 Eylül 2014 Perşembe

Sohbet, Muhabbet derken; Tefrika.

          

            Alternatif dergileri sever misiniz bilmiyorum lakin varlıklarından haberdar değilseniz neresinden başlayabileceğiniz ile ilgili ip ucum olacak. Özellikle dergiler sahte medyanın, paralı askerlerinin elinde ticaretten öteye gidemeyecek duruma düşmüşken. Tam da yılların Sinema dergisi para için kurban verilmiş. Güzelim Tarih dergisi siyasi sebeplerle gözden çıkarılmışken.  Tefrika 2 ayda bir çıkan, tatlı bir  sohbet kıvamında,  birden değil yavaş yavaş okunan,  masa üzerine bırakılıp arada yeniden karıştırma ihtiyacı duyulan dergilerden sadece biri. Bu ay kendisi sayesinde Ali Lidar ile tanıştım ki (geç kalmış bu tanışma hissiyatı benim ayıbım olur!).  Ki onun şiirinden küçük bir parçayı aşağıya ekliyorum. Artık o küçük parca içinizde Ali Lidar merakı mı yoksa  Tefrika'nın içerisinde daha neler olduğu merakı mı uyandırır orasını bilemeyeceğim.  Ama bu dergi çöplüğünde Tefrika parıldayan kapağıyla benim gözümde umut ışığı niteliğinde.  


"Ben seni severim aslında da düzenim bozulur diye korkuyorum
durduk yere başımıza saçma sapan bir aşk çıkar
sinemaya gitmeye ele ele tutuşmaya falan kalkarız
işin yoksa çiçek al,saç tara, parfüm sık.
küsmesi,barışması,ayılması,bayılması
hatta eninde sonunda kaçınılmaz ayrılması
meyhanede tanıdığım gerzek bir filozof vardı!
güzel kadınlar insanın ömrünü uzatır derdi.
bir sürü güzel kadın girdi hayatıma
hepsi ağzıma sıçtı.."



10 Eylül 2014 Çarşamba

Lezzetli Bir Dilim Milano

       




            Burası için söylenebilecek tek söz tam bir İtalyan olması.  Benim İtalya ve İtalyan hayranlığım cümle alem tarafından bilinir fakat Milano en az beğendiğim bölgelerden biridir. Ama size Milano'nun göbeğinde saklanmış muhteşem bir lokantadan bahsedeceğim. Valentino Vintage , içerisinde yer alan tarihi sütunlarından duvarlarını süsleyen çerçevelere kadar tam bir İtalyan ruhu hakim bu restorana. Milano'ya giden her Türk gibi Charliston'da yemek yemekten sıkıldıysanız burası hayatınızı kurtaracak nitelikte. Ben her gittiğimde yediğim yemeklerden mest oldum. Zeytinyağı Sicilya'nın özel bir bölgesinden geliyor ve hayatımda yediğim en güzel zeytinyağları arasında en üst sıralarda yer alabilecek nitelikte. Bırakın yemeği bütün gece sadece zeytinyağı yiyerek sonlandırabilirim yemeği.  Angus ızgara muhteşem, eritilmiş peynirli kuş konmaz eşsiz ve masaya gelen her tatlı baştan çıkarıcı. Ama bu mekanı en güzel yapan şeylerden biri sipariş alan beyefendi. yemekleri ağzı sulanarak anlatışı işini ne kadar sevdiğinin ve tabi ki her İtalyan gibi ağzının tadını bildiğinin kanıtı. Mutlaka tavsiyesi alınmalı. Beni bu restoran ile tanıştıran Saverio De Carne'ye teşekkürü bir borç bilirim. 


http://www.valentinovintage.it/

9 Eylül 2014 Salı

Naksos'ta Bir Vapur Sefası



         Naksos 'un en güzel yanı belki de sokaklar aralarında dahi bir sanat esintisinin yer alıyor olması. Akşam serinliğinde beyaz duvarların arasında yürürken karşılaşılan sergiler yerini hava karırınca siyah-beyaz klasik filmlere bırakan açık hava sineması  belki de sanatın ruha nefesini üflemesi  gibi bir şey sanırım.  Naksos, yunan adalarının pek çoğuna göre turist akınına uğramamış daha çok Akdenizli ruhunu koruyan ve kendini sanata adamış bir ada denilebilir sanırım. Naksos'ta karşılaştığım Ioanna Nikolaraki'nin sergisi sanırım adanın özünün bir yansıması niteliğinde. Farklı şehirlerdeki vapurları resmeden sanatçının ayrıca bir kaç küçük enstalasyonu bir katolik lisesi tiyatrosunda sergilenmekteydi. Sergilediği resimler arsında istanbul boğazında resmedilmiş bir vapur da yer almaktaydı. Biraz sohbet edince Naksos'ta yazlık evleri bulunduğunu ve ne yazık ki kısa bir süre sonra da serginin sona ereceğini benimle paylaştı. Bu yazıyı okuyanlara serginin bir sonraki tarihini paylaşamayacağım fakat  ilginizi çekerse Yunanistan sınırlarında belki farklı bir mekanda bu hanımefendi ile karşılaşabilirsiniz. Sergiden ayrılırken bana hediye ettiği bir deniz taşına resmedilmiş vapuru severek saklayacağım.